Salı, Kasım 17, 2009

ABD: İnovasyon Olmadan Asla!

ABD’de ekonomisi resesyonun sona ermesi yönünde sinyaller veriyor. Ekim ayı büyüme rakamları pozitif. Onlar için sevindirici tabii.

Ya da öyle mi gerçekten?

Businessweek yazarı Michael Mandel konuya alternatif bir bakış açısı getiriyor. Mandel’e göre bu rakamlar gerçeği tam olarak yansıtmıyor ve ABD ekonomisinin geleceğe yönelik bazı zayıflıklarını gizliyor.

Mandel hesaplanan büyüme rakamlarının şirketlerin “maddi olmayan varlıklar”a yaptığı yatırımları içermediğini, dolayısıyla da şirketlerin resesyon döneminde bu alandaki yatırımlarını ne kadar kestiklerinin hesaba alınmadığını ifade ediyor.

Mandel’in maddi olmayan varlıklardan kastettikleri şunlar: Ar-Ge, yeni ürün ve hizmetlerin tasarımı ve çalışanlara verilen eğitimler. Mandel’e göre ABD şirketleri resesyonla mücadele etmek uğruna bu alanlardaki harcamalarını büyük oranda tırpanlamış durumdalar. Bilgiye dayalı günümüz ekonomisinde bu yatırımlar olmadan nasıl rekabet edilebileceği şüpheli.

Mandel’in verdiği rakamlar ilgi çekici. ABD şirketlerinde bilim insanları ve mühendislerin sayısında krizin başından beri düşme oranı %6.3. Oysa ABD’de aynı dönemdeki genel işsizlik artışı %4.1. Firmalar geleceğe yönelik inovasyonlar üretecek kadrolarını azaltırken, satış gibi günlük performansı yükseltecek insanları koruyorlar. Oldukça kısa vadeli bir bakış açısı.

Yine aynı dönemde şirketlerin Ar-Ge harcamalarında da önemli düşüşler var. Mandel’in makalesinde şirketlerden bolca örnekle desteklediği bu olgu ABD’nin rekabet gücünü ileride mutlaka olumsuz etkileyecektir. Üstelik mesele sadece harcamaların azalması da değil. Özellikle ilaç sektöründeki pek çok şirket Ar-Ge faaliyetlerini Hindistan’a offshore ediyor. Hint’li bilim adamlarının geleceği ABD’li meslektaşlarından daha parlak gibi. Ve tabii Hindistan’ın ki de ABD’den.

ABD’li şirketlerin çalışanlarına yaptığı eğitim yatırımları bilgi ekonomisi döneminde inanılmaz artarak yıllık 134 Milyar Dolarlık bir seviyeye ulaştı. Oysa krizin başlangıcı olan 2008’den beri şirketler eğitime harcanan parayı epeyce budadılar. ABD’de 2008 çalışan eğitimi harcamalarındaki düşüş %4. 2009’da düşüşün daha da sert olacağı öngörülüyor. Mandel makalesinde eğitim yatırımı açılmış bir işgücünün tam da radikal inovatif fikirlerin gerektiği bir ortamda nasıl başarılı olabileceğine şüpheyle yaklaşıyor.

Keşke Türkiye ekonomisi hakkında da böyle araştırmalar yapılabilse. Acaba biz de inovasyon kriz ortamında ne alemlerde?